Bizi nasıl eğitiyor ve ne istiyor..?

02.10.2014 18:18


Sizlere ALLAH ın izni ile harikulade bir durumdan bahsedeceğim lakin durumun güzelliğini aktarabilmem için öncelikle bir soru sormam gerekiyor düşünmeniz..

Soru şöyle: " Sağdan soldan duydukların.. (misal tv, kitaplar, öğretmenler ve bunun gibi) dışında kendine ait bir bilgin varmı..? Hep birileri bizlere doğru budur diye dyatmışlar lakin unutulan nokta o kişilerinde sen ben gibi birer insan oluşu lakin mesele bu değil..

Şimdi asıl meseleye geçelim..

Peki Yüce ve Tek Yaratıcı ne yapıyor..Bizi nasıl eğitiyor ve ne istiyor..?

Önce Rabbimin bir ayetine bakalım ve anlamaya çalışalım.. ÂLİ İMRÂN SÛRESİ 7 — Sana kitabı indiren O'dur. O'nun bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar kitabın anasıdır. Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir. işte kalblerinde eğrilik bulunanlar fitne çıkarmak ve te'vîle yeltenmek için müteşâbih olan­lara uyarlar. Halbuki onun gerçek te'vîlini, ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar.- Biz ona inandık, hep­si Rabbımızm katındandır, derler. Ancak akıl sahipleri düşünebilirler.

Dikkat ettiniz mi Kitabın tamamı Muhkem değil.. Yani kısaca ALLAH bizlerden düşünmemizi.. Kendi fikirlerimizi edinmemizi... varlığımızı göstermemizi istemektedir.. Ne kadar güzel değil mi herşeyin en doğrusunu bilirken böyle yapıyor tabiki bilmeyen şaşkınlarda hepten şaşırıp yoldan çıkıyor oysa işin rengi nasıl değişti değil mi..?

Düşünsenize tüm fikirleriniz birilerine ait ise o zaman sizin varlıkta olmanızın manası nedir ki..? Zaten siz o kişi olmuş olursunuz ki bu durum sizi gereksiz elaman yapar.. varlığının anlamı kötü bir kopyadan ibaret olur.. Oysa Rabbim ne güzel yapıyor sana bırakıyor düşün aklet ve bir fikrin olsun sana ait varlığını koy ortaya diyor bir nevi.. bir tür kukla yada robot istemiyor..

MUHKEM: Sözlükte "sağlam, esaslı ve dayanıklı" anlamına gelen muhkem, terim olarak, manası kolaylıkla anlaşılan, haricî bir yoruma ihtiyaç göstermeyen ve tek anlamı olan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılan, manası açık ve net olan, niteliği ve içeriği (seçikliği ve açıklığı) belli olan Kur'ân'ın sarih lafızlarına ve âyetlerine denir.

MÜTEŞABİH: Sözlükte benzeyen anlamına gelen müteşâbih ise terim olarak; manası kolaylıkla anlaşılmayan, bir çok manaya ihtimali olup bunlardan birini tayin edebilmek için haricî bir delile ihtiyaç duyulan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılmayan, manası açık ve net olmayan, niteliği (seçikliği) belli olsa da içeriği (açıklığı) belli olmayan ve manası akılla kavranamayan lafızlara ve âyetlere denir.

Kamarun (Ünal Şafak Ekmekci)

22 — Allah katında canlıların en kötüsü; akletme-yen sağır ve dilsizlerdir.

23 — Şayet Allah onlarda bir hayır görseydi; onlara işittirirdi. Eğer işittirmiş olsaydı; yine de yüz çevirenler olarak arkalarını dönerlerdi.

24 — Ey îmân edenler; sizi hayat verecek şeylere ça­ğırdığı zaman; Allah'a ve Rasûlüne icabet edin. Hem bilin ki; Allah şüphesiz kişi ile kalbi arasına girer. Ve muhak­kak O'na dönüp toplanacaksınız.